İZ BIRAKANLAR

Kudüs Fatihi: Selahaddin Eyyubi

Paylaşmak İsterseniz.

Selahaddin Eyyubi, 1138 yılında Irak’ın Tikrit şehrinde dünyaya geldi. Daha sonra ailesiyle birlikte Şam’a yerleşti ve burada yaşamaya başladı. Büyük Selçuklular’ın Halep Atabeyi Nureddin Mahmut Zengi’nin komutanlarından olan amcası Esedüddin Şirkuh ve babası Necmeddin Eyyub, Zengi’nin Haçlılar’la mücadelesinde ve onun Dımaşk’ı ele geçirmesinde önemli rol oynadı. Nûreddin, Şîrkûh’u ordu kumandanlığına, Eyyûb’u Dımaşk valiliğine tayin etti. Böyle bir ortam içinde şehzade gibi yetişen ve iyi bir eğitim gören Selâhaddin genç yaşlarında Haçlılar’a karşı yapılan seferlere katıldı ve Dımaşk şahneliğine kadar yükseldi. Amcasının hizmetine giren ve amcasıyla 3 defa  Mısır’a sefere çıkan Selahaddin Eyyubi hem Fatımilere hem de Haçlılara karşı mücadele etti, usta bir kumandan ve devlet adamı olarak sivrildi.

Nureddin Mahmud Zengi’nin Mısır’daki ordusunun kumandanı olan Selahaddin, Zengi’nin vekili olarak Mısır’ı ve Mısır’a bağlı yerleri hükümdar gibi yönetmeye başladı. Selahaddin, Mısır’a hakim olunca kendisine ve Türkler’e karşı direnen Fatımiler ile onları destekleyen Haçlılar ve Bizanslılar’la mücadeleye girişti. Mısır’a tam anlamıyla hakim olan Selahaddin orduyu yeniden teşkilatlandırdı. Sünni medreseleri ve yeni kurumlar açtı. Fatımi bürokrasisini kademeli olarak tasfiye ederek, 1171’de Fatımi hilafetine son verdi ve Eyyubi Devleti’ni kurdu. Selahaddin-i Eyyubi, 1170 ve 1173 yıllarında, Kudüs Haçlı Krallığı’na karşı seferlere çıktı. Ayrıca 1173’de ağabeyi Turan Şah kumandasında Yemen ve Hicaz’a düzenlediği seferlerle bu şehirler devletin birer eyaleti haline getirildi.

Nureddin Mahmud Zengi 1174’te ölünce yerine on bir yaşındaki oğlu El-Melikü’s-Salih İsmail geçti. Selahaddin, Salih’e bağlı kaldı ve onun adına hutbe okuttu, para bastırdı.

Kudüs, üç semavi dinin de kutsal saydığı bir yer olmasından dolayı her hükümdarın hayali orayı ele geçirmekti. Özellikle Selahaddin Eyyubi Haçlıların işgali altındaki kutsal beldeyi esaretten kurtarma hayalleri içerisinde hareket ediyordu. “Kudüs işgal altındayken ben nasıl gülebilirim..” sözleriyle hafızalarımıza kazınan Selahaddin Eyyubi, aslında ilk kıblemiz olan Kudüs’ün ve Kudüs davasının önemini anlayabilmemiz için önümüzdeki en büyük  şahsiyetlerden birisidir. Kendisini bu uğurda yetiştiren ve hayallerini bu büyük ve kutsal emele göre inşa eden mübarek komutan, Salih’in de genç yaşta ölümünün ardından 1181’de Fırat’ın doğusuna geçti; Diyarbakır, Urfa, Harran, Rakka, Habur, Re’sül’ayn, Dara, Nusaybin gibi el-Cezire bölgesi şehirlerini ele geçirdi ardından stratejik öneme sahip Halep’i ele geçirerek Kudüs yolunu açtı.

Hedefte Allah’ın rızası olunca bütün yollar O’na çıkar. Kendisine Kudüs’ün özgürlüğünü hedef edinen Selahaddin, girdiği her yolu Kudüs’e çıkartmayı başardı.

Birinci Haçlı Seferi sonucunda kurulan ve kutsal şehri işgal altında tutan Kudüs Krallığı’na bağlı ordu ile Selahaddin Eyyubi komutasındaki İslam ordusu, 4 Temmuz 1187’de bugün İsrail’in kuzeyinde yer alan Taberiye Gölü yakınlarında karşı karşıya geldi. Tarihe “Hıttin Savaşı” olarak geçen muharebeyi Selahaddin Eyyubi’nin askeri dehası sayesinde İslam ordusu kazandı. Kudüs Krallığı’nın askeri gücünün büyük ölçüde yok edildiği Hıttin Savaşı, Kudüs’ün fethine giden yolu açtı.

Selahaddin Eyyubi, Hıttin zaferinden yaklaşık 2,5 ay sonra, 20 Eylül 1187’de işgal altındaki Kudüs’ü kuşattı. Ünlü komutanın kuşatma sırasında Kudüs’ün zarar görmemesi için büyük önem gösterdiği ve kutsal şehri korumak için “Kudüs’ün, Allah’ın kutsal saydığı beldelerden biri olduğuna büyük bir inancım vardır. Sizin de kutsallığına inandığınız bu beldeye muhasara ve savaşın gerektirdiği yollarla hücum etmek ve girmek istemiyorum.” ifadelerini kullandığı bilinir. Kuşatmayı kıramayan Kudüs’ün işgalci komutanı İbelinli Balian’ın 2 Ekim 1187’de şehri Eyyubilere teslim etmesiyle Kudüs’teki 88 yıllık Haçlı işgali sona erdi. Haçlılarca tahrip edilen Mescid-i Aksa’yı kendi elleriyle süpüren ve gül yağıyla yıkatan Selahaddin Eyyubi, Harem-i Şerif’i Hristiyanlara ait sembollerden arındırdı. Fetih sonrası Kubbetü’s Sahra’daki haçın da indirilmesinin ardından 88 yıl boyunca duyulamayan ezan sesi yeniden şehrin semalarında yankılanmaya başladı.

İmar faaliyetleriyle yakından ilgilenen Selâhaddin’in devrinde Filistin, Mısır, Hicaz ve Yemen’de çok sayıda medrese, zâviye, cami, köprü, kale, hamam inşa edilmiştir. Onun faaliyetleri kendisinden sonra gelen devlet adamlarına örnek teşkil etmiş, Suriye ve Mısır İslâm dünyasının önemli ilim merkezleri haline gelmiştir. Hicaz bölgesine, özellikle Mekke ve Medine’ye önem veren Selâhaddin “Hâdimü’l-Haremeyn” unvanını kullanan ilk hükümdar olmuştur. “Ben buraların hükümdarı değil yalnızca hizmetkarı olabilirim.” Düşüncesi ile kendisini bir hizmetkar olarak İslam’a adayan ve İslam için koşturan Selahaddin Eyyübi’den sonra “Hadimü’l-Haremeyn” unvanı Sultan Selim’den itibaren Osmanlı Padişahları için kullanılmaya başlandı.

Orta Doğu’daki Haçlı varlığının belini kırarak İslam dünyasının gücünü Avrupa’ya gösteren Selahaddin Eyyubi, 4 Mart 1193’te Şam’da vefat etti. Selahaddin Eyyubi’nin türbesi Şam’daki Emevi Camisinin yanında yer alıyor

Dünya tarihinde haklı bir şöhret kazanan ve örnek bir sultan olarak gösterilen Selâhaddîn-i Eyyûbî, Türk-İslâm tarihinin en tanınmış kahramanlarından biridir. Mehmed Âkif Ersoy onu “Şark’ın en sevgili sultanı”, Fransız tarihçisi Champdor “İslâm’ın en saf kahramanı” diye nitelemiştir. Selâhaddin kaynakların ittifakla belirttiğine göre dindar, merhametli, cömert, güler yüzlü, vakur, sağlam iradeli, mert ve heybetli bir kişiydi. Her konuda Nûreddin Mahmud Zengî’nin takipçisi, onun başlattığı eserlerin tamamlayıcısı olmuş, yeni bir devlet kurduğunu bile iddia etmemiştir. Müslümanlar onun şahsında ideal bir sultan, Haçlılar gerçek bir İslâm kahramanı görmüştür.

Selahaddin Eyyubi’nin gözünde Kudüs, dağların çekebileceği ağırlıkta bir dava idi, O, çocuklarını yitirmiş bir ana gibiydi. Atı üstünde bir oraya bir buraya koşardı. İnsanları cihâda teşvik eder, caddelere çıkıp yaşlar boşalan gözleriyle `Ah İslam ah! diyerek bağırırdı.

Akka işgal edilince yemek yemedi. Doktorlarının anlattığına göre, Akka’nın işgal edildiğini öğrendiği cuma gününden pazar gününe kadar ağzına yiyecek koymadı. ‘Beytülmakdis, kafirlerin elinde iken nasıl yerim, nasıl uyuyabilirim? diyordu. “

İşi Vaktinden Çok Olanlar, Nureddin Yıldız

Kudüs için hayıflanan, hüznünden yemek yiyemeyen, “Mescid-i Aksa esaret altında iken evde kalmak caiz değildir.” deyip çadırda yatan Selahaddin “ahiret için yaşama” idealini Gazzali’den aldı. Kudüs’ün gözyaşlarına eşlik etti. Haftalar aylar geçti, gülmedi, gülemedi. “Kudüs esirken gülemem” dedi. Hayatının sonuna doğru bütün mallarını Allah yolunda vakfetti. Riya karışır korkusuyla vakfiyeleri alim ve devlet adamları adına yaptı.

Hüküm Dergisi

Şehit Filistinli Ömer’in dediği gibi  “Selahaddin’i bekleme, Selahaddin ol!”

Kaynakça

Haydar Karaalp, M. T. (2019, 03 04). Kudüs Fatihi: Selahaddin-i Eyyübi. 03 01, 2021 tarihinde Anadolu Ajansı : https://www.aa.com.tr/tr/dunya/kudus-fatihi-selahaddin-i-eyyubi/1408457 adresinden alındı

ŞEŞEN, R. (2013). Selahaddin-i Eyyübi. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 337-340.

TRT BELGESEL. (2019, 06 28). Savaşın Efsaneleri: Selahaddin Eyyubi. 03 01, 2021 tarihinde youtube: https://www.youtube.com/watch?v=CsGpRU40PNw adresinden alındı

Canan Karli Author
“Ey örtüsüne bürünen, kalk ve uyar!”
×
Canan Karli Author
“Ey örtüsüne bürünen, kalk ve uyar!”
Latest Posts